31 Mart 2024 seçimlerinde Türkiye genelinde ana muhalefet partisi CHP, AK Parti’yi geride bırakarak tarihi bir başarı ortaya koydu. CHP yüzde 37,7 ile birinci parti olurken, AK Parti’nin oy oranı..
31 Mart 2024 seçimlerinde Türkiye genelinde ana muhalefet partisi CHP, AK Parti’yi geride bırakarak tarihi bir başarı ortaya koydu. CHP yüzde 37,7 ile birinci parti olurken, AK Parti’nin oy oranı yüzde 36’nın altında kaldı. Böylece CHP, 1977 seçimlerinden bu yana ilk kez birinci parti konumuna yükseldi. 14 Ağustos 2001’de kurulan ve 3 Kasım 2002 genel seçimleriyle tek başına iktidara gelen, 22 yılda girdiği 17 seçimin hepsinde sandıktan birinci çıkmış AK Parti, 31 Mart’ta nasıl oldu da ikinci parti oldu? Bu sorunun cevabını ben bir önceki köşe yazımda kendimce cevaplamıştım. Şimdi ki cevaplar ise benden daha çok AK Parti eski ve yeni yöneticileri ile birlikte AK Parti’ye gönül vermiş partililerinin yüksek sesle dile getirdikleridir. 14 Ağustos 2001’de Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde “Aydınlığa açık, karanlığa kapalı” sloganıyla yola çıkan AK Parti’nin 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde oy kaybının sebeplerini de Sn. Recep Tayyip Erdoğan MYK sonrasında açıkladı. 2024 seçimlerinin katılım oranının, 2019 seçimlerine kıyasla 6 puan geriye gitti ve bu 6 puanlık düşüşün ezici çoğunluğu partimize ait. AK Parti’ye gönül verenlerin sandığına gitmemesi hem teşkilattan hem genel merkezden hem de adaylardan kaynaklanıyor. Gazze krizi gibi elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve bedel ödediğimiz bir meselede dahi siyasi saldırıları savuşturmayı, kimi çevreleri ikna etmeyi maalesef başaramadık. Bunlarla ilgili değerlendirmelerimizi de artısı-eksisiyle mutlaka yapacağız. Oysa milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Hangi konumda olursa olsun bu partide hiç kimsenin ‘layüsel’ (Hesap sorulamaz kişi) olmadığını milletimize göstereceğiz. Bunun suçunu millete atmanın ancak acizlerin ve gafillerin yöntemi olabilir. Hatayı, kusuru, yanlışı millette aramak, bizim geleneğimizde asla yoktu. Biz siyasi hayatımızın hiçbir döneminde böyle bir yola başvurmadık, şimdi de başvurmayacağız. Açık söylüyorum, şahsım dâhil bu masanın etrafında oturan hiçbir arkadaşım, 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamaz. Başkalarını hesaba çekmeden önce kendimizi hesaba çekeceğiz. İğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırmanızı istiyorum. Şehirlerde yaşanan oy kaybını emekli zammının düşüklüğü gibi tek bir nedene ve başlığa indirgemek “kolaycılık” olur. Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur. Diğer türlü, Allah korusun, daha büyük felaketlerin, daha sarsıcı kayıpların yaşanmasına mani olamayız. Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz. Ya başından sonuna kadar işimizi dört dörtlük yaparız ya da çok daha ağır bedeller ödemekten kurtulamayız. Ankara Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanı Hüseyin Cem Küçükgüzel’in seçim döneminde yaşadığı sorunlarını AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner sosyal medya hesabından paylaştı. “Ankara’ya dair ibretlik sözler” başlığıyla yaptığı paylaşımda Küçükgüzel’in kendisine ilettiği şu eleştirilerine yer verdi: “Ankara Milletvekilimiz Jülide Sarıeroğlu’na yer ve program beğendiremedik bir türlü. Bir gün kendisini Haymana ilçesi yaptığımız bir program için aradım. Ben gitmem dedi. Haymana’ya gitmem. Ben bakanlık ve genel başkanlık yapmış biriyim. Ne Haymana’ya giderim ne de o yaptığınız programa dedi. Gelmedi. Kendi kafasına ve isteğine göre program yaptı. Ötesini sen anla gayrı. Milletvekilimiz Tuğrul Türkeş hiç sahaya inmedi. Ne zaman arasak bir bahane ileti sürdü. Ya hastayım dedi, ya yurtdışındayım dedi, ya İstanbul’dayım dedi. Cumhurbaşkanı eski yardımcımız milletvekilimiz Fuat Oktay kendisi için yaptığımız programları beğenmedi. Ben esnaf ziyareti yapmam. Ben oraya buraya gitmem. SKM’de toplayın arkadaşları gelip orda kendilerine konuşayım. Veya bir yerde toplayın ben gidip konuşayım dedi. Ondan da hiç randıman alamadık. Zehra vekilimiz gençlik kollarından gelen yeni biriydi. İlçeler ve halk pek tanımıyordu. Gittiği yerde de rağbet görmediği için ilçelerin istediği biri değildi. Gittiğinde de gerekli ilgiyi göremeyince haliyle morali bozuluyordu. O da gençlik kollarıyla bir şeyler yapmaya çalıştı. Sahada ve halkta karşılığı olmadığı için pek bir faydası olmadı. Bir tek sahada Murat Alparslan vekilimiz çalıştı. Kendisine yaptığımız programlara aynen uydu. Nereyi istediysek oraya gitti. Randıman aldığımız tek vekil o oldu.” Dertliydi. Öfkeliydi. İl Başkanının ulaşılmaz olması da eleştirileri arasında yer alıyordu. Bir ilde iki SKM olur mu? Ne yazık ki Ankara oldu. İl başkanımız kendisi için lüks bir alışveriş merkezinin içinde bir SKM oluşturdu. Kameralı sistemler vs. Kimin gelip gelmediğini gören kameralara bakıp görüşmek istemedikleriyle görüşmedi. Kendisini adeta oraya kapattı. Hiç birimiz ve teşkilattan hiç kimse kendisine ulaşamadı. Arayanlara çıkmadı. Kendisi nasıl istiyorsa öyle yaptı öyle çalıştı. Bu da tepkiyi ve öfkeyi arttırdı.” Yine Mehmet Metiner’in söylediği özlü birkaç cümle: ‘‘Nefsini büyütüp AK Parti’yi küçültenler, Nefsini davasından büyük görenler, Küçük olsun benim olsun diyenler, Kendi iktidarları için herkesi küstürüp dağıtanlar, Kendilerini hesap sorulamaz konumda görenler, Partiye kaybettirenler, Kibir abideleri gibi millete tepeden bakanlar, Sizi gayrı başımızda görmek istemiyoruz. Sizin yüzünüzden partimizin eriyip gitmesine zinhar izin vermeyeceğiz. Buraya kadar!’’ Van’da oyların yüzde 55’ini alarak Van Büyükşehir Belediye eşbaşkanı seçilen DEM Partili Abdullah Zeydan’a mazbatanın verilmemesine ilişkin ilk tepki yine AK Partili eski bakan ve milletvekili Hüseyin Çelik’ten geldi. “Ben oldum olası kayyum politikalarına karşı oldum ve hâla da karşıyım. Van’da olup bitenler vahimdir. Dem partiden Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen şahsın seçilme ehliyeti yoksa aday olmasına niçin müsaade ettiniz? Siyasetin asker ve yargı eliyle dizayn edilmesi, artık geri dönmemek üzere tarihe gömülmelidir. Bu olup bitenler en çok hükümete ve Ak Parti’ye zarar veriyor. Kayyum atamalarından sonra siyasi olarak hiç bir şey elde edilmediği, aksine daha önce alınan belediyelerin de kaybedildiği ortada iken hangi akılla bu iş sürdürülür? Van’da Dem’in 14 belediyenin hepsini alması tek başına ibret alınması gereken bir sonuçtur. Zaten ekonomik zorluklarla boğuşan Van’ı kaosa sürüklemenin bir anlamı var mı?”
Kaynak Linki = https://www.akgazete.com.tr/makale/ak-parti-ve-secim-sonuclari-433
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)